Ekmeğin tarihi sadece temel bir gıda maddesi olmasından öte, aynı zamanda ilginç yasalar ve cezalarla da doludur.
Fırıncılar, müşterilerini kazıklamamak adına ilginç bir çözüm bulmuşlar: fırıncı düzinesi. Peki, arkasında hangi hikâyeler yatıyor?
Bu durumun kökleri, eski uygarlıkların ekmek satışıyla ilgili katı yasalarına dayanıyor.
Tarih boyunca birçok toplum, fırıncıların müşterilerini kandırmamaları için sıkı kurallar koymuştu. Örneğin Antik Mısır’da bir fırıncı, hile yaptığı tespit edilirse kulağı fırının kapısına çivilenirdi.
Babil’de ise hafif ekmek satan bir fırıncı, elini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırdı.
Ortaçağ İngiltere’sinde 13. yüzyılda yürürlüğe giren Ekmek ve Bira Yasası, ekmek fiyatlarını ve ağırlıklarını sıkı bir şekilde düzenliyordu.
Yasa, fırıncıların belirlenen standartların altında ekmek satmalarını yasaklıyordu ve hile yapmaları durumunda ciddi cezalara çarptırılmalarını sağlıyordu.
Peki fırıncılar neden ekstra ekmek vermeye başladı?
Fırıncıların düzinelerinin 13 olmasının bir başka nedeni de yasalara uyma çabalarıydı. Yasalar çok katıydı ve bir fırıncı yanlışlıkla bile olsa müşterisine eksik ekmek verirse ağır cezalara çarptırılabilirdi.
Bu nedenle fırıncılar müşterilerine fazladan bir ekmek vererek hata yapma riskini minimize etmeye çalıştılar. Böylece müşterilerine tam olarak bir düzine ekmek verdiklerinden emin oldular.
Yani sipariş edilen her düzine ekmek için ekstra bir ekmek eklemeye başladılar. Bu uygulama, 12. yüzyılda kurulan Londra Fırıncılar Loncası’nın kurallarına bile dahil oldu ve geleneksel hâle geldi.
İlginizi çekebilecek diğer içeriklerimiz: